Ana içeriğe atla

Bir Noktanın İçinden Akmak

“Son sandığın yer, belki de yeni bir başlangıcın ilk nefesidir.”

Gün gelir bir yerde durduğunu sanırsın.
Bir noktaya varırsın — öyle sanırsın.
Ama içinden bir ses hâlâ akar:

“Bu son değil…”

Bir pencere kenarında dalıp gittiğinde ya da bir kelimenin seni hiç beklemediğin yerden yakaladığında, “ben” diye düşündüğün şeyin sabit olmadığını fark edersin.
Sen değişiyorsun.
Ve belki de en başından beri hep değişiyordun.


Akışta Kendini Görmek

Hayat bir nehir gibi.
Her şey akıyor: insanlar, anılar, hisler, benlikler…
Ve sen bu akışta bazen bir kıyısın, bazen bir damla.

“Ben kimim?” diye soruyorsun belki.
Ama o “ben” dünle aynı değil.
Bu sabahki düşüncen bile şu ankiyle örtüşmüyor.

O zaman belki de “ben”, sabit bir isim değil.
Geçip giden her anın içinden bakan bir bilinç.
Bir nehir gibi:
Durmadan akan, ama yine de hep aynı kalan bir varoluş.


Nokta mı, Sonsuzluk mu?

Bazen bir cümle biter.
Bir nokta koyarsın.
Ama o noktanın ardından doğan sessizlikte, yepyeni bir başlangıç yankılanır.

Sanki o “son” sandığın yer, sonsuzluğun kıyısıymış.

Bir sır fısıldar içinden:

“Sabit olan tek şey, değişimin kendisidir.”

Ve sen anlarsın:
Nokta bile durmaz aslında.
Her şey gibi o da akışın bir parçası.
Durağanlık sadece gözün gördüğü kadar.
Oysa hakikat, içten içe hep ilerliyor.


Mana mı, Anlayış mı?

Bir kelime düşer zihnine: “mana.”
Ama sen onu kendi anlayış süzgecinle tartarsın.
Ve her anlayış, geçmişinle konuşur.

Bir çiçeğe bakarsın mesela.
O çiçeğin manası belki evrensel bir güzelliktir,
Ama sen onu bir kaybın yasına benzetirsin.

Birisi “umut” der,
Ama senin içindeki anlayış “yorgunluk”la cevap verir.

Gerçek tefekkür, dışarıya değil, anlayışın kendisine bakmaktır.

“Ben bunu neden böyle gördüm?”
“Bu bakışı ne biçimlendirdi?”
“Gerçekten manayı mı görüyorum, yoksa kendi içimdeki yankıyı mı duyuyorum?”


Sorularla Başlayan Sonsuzluk

Bazı sorular cevapsız bırakılmak içindir.
Çünkü o sorular, cevap değil, sonsuzluk fısıldar.

“Ben kimim?”
“Gerçekten vardım mı?”
“Yoksa hâlâ oluş hâlinde miyim?”

Bir noktaya geldim belki.
Ama içimde bir şey diyor ki:

“Buradan yeni bir şey başlayacak.”

Ve belki de hayat dediğimiz şey,
Bu bitmeyen başlangıçların ta kendisidir.


Ve şimdi sana soruyorum:

Sen hiç durduğunu sandığın bir anda,
içinden hâlâ akmakta olan o sessizliği fark ettin mi?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AMAK-I HAYAL

Amak-ı Hayâl Yorumlu Özeti (1) Bölüm ..Kemal Gökdoğan SUNU: Kendi döneminin bilim, felsefe ve tasavvuf düzeyinin çok üstünde olan bu değerli eserin daha kolay okunup anlaşılması için farklı bir adaptasyon çalışması yaptık.Satırlarda, paragraflarda ve sayfada anlatılan her fikri açarak özetledik. Zamanınızdan tasarruf edebilmeniz amacıyla, edebi tasvirleri anlamı eksiltmeyecek şekilde ya özetledik ya da çıkardık. Tasavvufçuların anlatım tekniğinde bir harf, bir kelime, bir cümle veya bir kavram ile başlı başına bir kitap teşkil edecek kadar bir konuya kısaca işaret etmek özelliği vardır..Meselâ:Aynalı Baba’nın başına taktığı külah üzerindeki yapışık ayna parçaları;insanın Kâinatın merkezi olduğuna, tüm esmâ ve sıfatları beyninde cem edebileceğine,sonsuz ve sınırsız boyutların her birisinin beynimize iz düşümü olduğuna işaret vardır. Ayna ve teneke parçalarının parlaması, ışığı yansıtması mecazında insan bilincinin (nokta’nın ya da B’nin) holografik bir açılımla sonsuz sınırsız boyutla...

M.S. 2150 Thea Alexander - 1. Bölüm

Dün gece bir başka zamanda - bir başka yerde - bir başka bedende uyandım! Tatlı mavi bir gökyüzünün altında, küçücük bir çimenliğin ortasında yatıyordum. Çıplak bedenim ürperiyordu. Ne hoş bir özgürlük! Ayağa sıçradım, koşuyordum, hiç yorgunluk duymadan koşuyor, koşuyordum. Yine iki bacağım olduğunu fark edince gözlerim sevinç yaşlarıyla doldu. Dört yıl önce Vietnam' da yitirdiğim bacağım geri gelmişti. Bedenim sağlamdı, kusursuzdu, yara izlerim yok olmuştu! Düş mü görüyordum? Bir patika boyunca koşuyordum, birden önümde ışıltı saçan gerçek bir kadın belirdi. "Seni uzun süredir bekliyordum Jon Lake" dedi, "Adım Lea." Dile getiremediğim düşüncelerimi yanıtlayarak "İki Jon Lake var" diye açıkladı, "biri 1976'da uyuyor, diğeri burada M.S. 2150 yılı diyebileceğin bir zamanda bu kadar hoşlandığın bir bedenle -senin o eşsiz elektronik varlığını, yani gerçek 'sen'i barındıran astral ya da ruhsal bedeninle yanımda duruyor." "Burada k...

ÖZGÜR DÜNYA GERÇEĞİ ECHELON nedir?

      ECHELON, 5 devletin (ABD, Ingiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zellanda) istihbarat örgütlerinin dünya üzerindeki iletisim sistemlerini denetlemekiçin kurdukları ortak projenin kod adidir. ECHELON projesinin temelleri  1947'deki UKUSA anlasmasıyla atılmıs, ve 1971'de hayata geçmesinden günümüze dek kapsamını ve kullandıgı teknolojileri sürekli genisletmistir. Liderligini ABD Milli Güvenlik Dairesi NSA'in yaptıgı ECHELON'un bugün telefon görüsmeleri, emailler, internet baglantilari, uydu haberlesmeleri gibi akla gelebilecek tüm modern iletisim sistemlerini büyük oranda denetledigine inanılmaktadır.                                                        ECHELON nasıl çalısır?...