Gün gelir hiçbir şey yapmadığınızı fark edersiniz. O gün, aslında hayatın en sessiz ama en anlamlı anlarından biridir. Boş bir tencere, ışığı kısılmış bir oda, zihnin kıyısında yankılanan bir kelime: hiç . Yokluk gibi görünen, ama belki de varlığın en saf hali olan bu kelimeye birlikte yakından bakalım. Çünkü bazen “hiç” olmak, her şey olmaktan daha fazlasıdır. Sisli Bir Akşamın İçinde “Hiç”i Bulmak Akşamın solgun ışıkları altında boş bir tencere duruyordu. “Hiç,” dedim kendi kendime, “bu akşam ne yaptım?” Kelime hafif bir fısıltıydı ama zihnimde bir çınlama gibi yankılandı. Hiçbir şey yapmamıştım, evet. Ama “hiçbir şey” yapmak da bir şeydi. Tıpkı denizin kıyıya sessizce vurup kaybolan dalgaları gibi… İz bırakmadan, ama varlığını inatla hissettirerek. “Hiç” sadece yokluk değil; tanımsızlık, alışılmışın dışında bir varlıktı. Tıpkı geceyi sarmalayan sis gibi: görünmez ama her şeyi kuşatan… “Hiç”in Yüzleri: Bir Kelimenin Çok Katmanlı Hâli “Hiç”i birçok yerde, birçok anlamda kull...
Meraklı zihinler için bir buluşma noktası... Her yazımda düşündüren, ilham veren içeriklerle içsel bir yolculuğa çıkıyoruz. Hoş geldiniz.