Ana içeriğe atla

Satranç Taşlarında Bilincin Açılımı

 


Varlık, bir satranç tahtası gibidir.
Siyah ve beyaz, zıtların kadim dengesini taşır.
Her taş, bilincin bir yönünü; her hamle, farkındalığın bir adımını temsil eder.
Tahtaya bakan göz, aslında kendine bakar.
Çünkü bu oyun, dışarıda değil — insanın içinde oynanır.

Piyon, uyanmanın ilk kıvılcımıdır.
Henüz kim olduğunu bilmez ama ilerlemek ister.
Onun adımı kısadır, ama yönü nettir.
Cesaretiyle başlar yolculuğa; çünkü bilmez geri dönüşü.
Bilinç de böyledir: önce sürünür, sonra yürür, sonunda geçilmez bir çizgiyi aşarak başka bir varlığa dönüşür.

At, sezgisel bilincin taşır.
Ne düz gider ne eğri; sınırları aşar, kuralları kırar.
Zihnin ötesinden bir yerden atlar;
insanın aklıyla değil, kalbiyle gördüğü alanı temsil eder.
At’ın hamlesi beklenmediktir; tıpkı sezginin birden doğması gibi.

Fil, içsel dengenin bilincidir.
Eğik ilerler; çünkü ne tamamen akıl, ne tamamen duygu yönündedir.
Bir yandan akışın yasasına boyun eğer, diğer yandan onu yönlendirir.
Bilincin eğik yolu, hakikate giden düz yoldan daha doğrudur bazen.

Kale, doğrusal düşüncenin simgesidir.
Net, istikrarlı ve güvenlidir.
Sağa, sola, ileri, geri…
Ama sadece düz.
O, aklın düzenidir; duvarların içinde güven arayan bilincin hâlidir.
Kale bilinci sınırları sever, çünkü sınırlar içinde huzur bulur.
Ama o huzur, bir gün veziri özler.

Vezir, bütünsel bilincin uyanışıdır.
Her yönde hareket edebilir — çünkü her yönde kendini bilir.
Onda sınırlama yoktur; aklın düzlüğünü, sezginin eğrisini, duygunun derinliğini bir arada taşır.
Vezir bilincinde insan, artık taş değildir; oyunun tamamıdır.
O bilir ki, kazanan yoktur — sadece fark eden vardır.

Ve Şah
O oyunun değil, varlığın merkezidir.
Hiçbir yere gidemez, ama her şey onun etrafında döner.
Şah, farkında olan farkındalıktır.
Bilinç onun çevresinde dönerken, kendini korumayı değil, kendini bulmayı öğrenir.

Her hamle bir fark ediştir.
Taşlar değişir, roller dönüşür; ama tahtanın kendisi hep aynıdır.
Çünkü bu oyun, kazanmak için değil, uyanmak için oynanır.
Piyon vezire dönüşür, kale sınırlarını aşar,
ve sonunda bilincin her taşı, kendi özündeki şah’a secde eder.

İşte o an, oyun biter.
Çünkü artık oynayan da, oynanan da birdir.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AMAK-I HAYAL

Amak-ı Hayâl Yorumlu Özeti (1) Bölüm ..Kemal Gökdoğan SUNU: Kendi döneminin bilim, felsefe ve tasavvuf düzeyinin çok üstünde olan bu değerli eserin daha kolay okunup anlaşılması için farklı bir adaptasyon çalışması yaptık.Satırlarda, paragraflarda ve sayfada anlatılan her fikri açarak özetledik. Zamanınızdan tasarruf edebilmeniz amacıyla, edebi tasvirleri anlamı eksiltmeyecek şekilde ya özetledik ya da çıkardık. Tasavvufçuların anlatım tekniğinde bir harf, bir kelime, bir cümle veya bir kavram ile başlı başına bir kitap teşkil edecek kadar bir konuya kısaca işaret etmek özelliği vardır..Meselâ:Aynalı Baba’nın başına taktığı külah üzerindeki yapışık ayna parçaları;insanın Kâinatın merkezi olduğuna, tüm esmâ ve sıfatları beyninde cem edebileceğine,sonsuz ve sınırsız boyutların her birisinin beynimize iz düşümü olduğuna işaret vardır. Ayna ve teneke parçalarının parlaması, ışığı yansıtması mecazında insan bilincinin (nokta’nın ya da B’nin) holografik bir açılımla sonsuz sınırsız boyutla...

M.S. 2150 Thea Alexander - 1. Bölüm

Dün gece bir başka zamanda - bir başka yerde - bir başka bedende uyandım! Tatlı mavi bir gökyüzünün altında, küçücük bir çimenliğin ortasında yatıyordum. Çıplak bedenim ürperiyordu. Ne hoş bir özgürlük! Ayağa sıçradım, koşuyordum, hiç yorgunluk duymadan koşuyor, koşuyordum. Yine iki bacağım olduğunu fark edince gözlerim sevinç yaşlarıyla doldu. Dört yıl önce Vietnam' da yitirdiğim bacağım geri gelmişti. Bedenim sağlamdı, kusursuzdu, yara izlerim yok olmuştu! Düş mü görüyordum? Bir patika boyunca koşuyordum, birden önümde ışıltı saçan gerçek bir kadın belirdi. "Seni uzun süredir bekliyordum Jon Lake" dedi, "Adım Lea." Dile getiremediğim düşüncelerimi yanıtlayarak "İki Jon Lake var" diye açıkladı, "biri 1976'da uyuyor, diğeri burada M.S. 2150 yılı diyebileceğin bir zamanda bu kadar hoşlandığın bir bedenle -senin o eşsiz elektronik varlığını, yani gerçek 'sen'i barındıran astral ya da ruhsal bedeninle yanımda duruyor." "Burada k...

ÖZGÜR DÜNYA GERÇEĞİ ECHELON nedir?

      ECHELON, 5 devletin (ABD, Ingiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zellanda) istihbarat örgütlerinin dünya üzerindeki iletisim sistemlerini denetlemekiçin kurdukları ortak projenin kod adidir. ECHELON projesinin temelleri  1947'deki UKUSA anlasmasıyla atılmıs, ve 1971'de hayata geçmesinden günümüze dek kapsamını ve kullandıgı teknolojileri sürekli genisletmistir. Liderligini ABD Milli Güvenlik Dairesi NSA'in yaptıgı ECHELON'un bugün telefon görüsmeleri, emailler, internet baglantilari, uydu haberlesmeleri gibi akla gelebilecek tüm modern iletisim sistemlerini büyük oranda denetledigine inanılmaktadır.                                                        ECHELON nasıl çalısır?...