Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bilinç, Her Şeyde Kendini Deniyor

En son yayınlar

Lori Lori

🎶 Lori Lori Söz & Beste: Mehmet Ayhan Zaman zaman insan kalbinin bir köşesinde, çocukluğuna uzanan sessiz bir tını yankılanır. Ne tamamen geçmişe aittir o ses, ne de bugünün tam içinde. İşte “Lori Lori”, tam da bu ince çizgide yürüyen bir beste… Bir annenin kucağında hafifçe sallanan çocuk gibi, Bir sevdanın yürekte saklı kalan hikâyesi gibi, Bir rüyanın içinden süzülüp gelen bir ezgi. Bu ninni sadece uyutmaz; hatırlatır, düşündürür, sevdirir. Kimi zaman bir “canan” olur, kimi zaman bir “bahar”… Yeri gelir rüyaya, yeri gelir sevdaya bürünür. Sözleriyle yıldızların altına serilmiş bir sessizlikte yürür, Ezgisiyle zamanı yavaşlatır. Her tekrarında “lori lori” derken; Sanki zaman bize göz kırpar, “geçiyorum ama bir iz bırakıyorum” der gibi… Bu ezgi, hem bir hatıra, hem bir dua, hem de içli bir vedadır. Haydi şimdi sen de biraz yavaşla… Gözlerini kapa… Ve bu masalsı yolculuğa kulak ver. Lori lori, canan lori. Lori lori, canan lori. Lo...

Seninle Susmak

🌸Seninle Susmak Söz Beste: [Mehmet Ayhan] Duygunun en saf, en derin yerinden… Her kelimesi susarak sevmenin, gözyaşıyla gülümsemenin ifadesi bu beste; bir sevdaya kokusuyla dokunan menekşeyi anlatıyor. Aynı zamanda sevilmenin ve sevmenin o tarifsiz suskunluğunda yankılanan bir iç şarkı... Okurken kendinize, "sevmek güzel" diyen susan kalbinizi duymanızı diliyorum. Seni sarsa bu eller... seni sevse... Sevip de sevginden güle dönse... Kokuna bürünüp Çiçek olup Kokun yaymak... Hani söylemek istesem... Hani anlatmak istesem... Anlatamazsın Susarsın... Seninle susmak... Hüzün, neşe, sevinç... Ağlamak — hem de hıçkırarak... Seni düşünüp ağlamak... Seninle ağlamak... Sevensin, sevdiğim... Sevdiğini bildiğim... Sevgi olup kokan, Menekşe kokan gülüm... Susar sözlerim... yağar yağmurum... gözyaşım... Seninle gözyaşı olup Yağmak... Sana hasret toprağım... Hasretimsin, yağmurum... Sana hasret olup Beklemek... Sevensin,...

Seher Yeli

🎶 Seher Yeli Söz & Beste: [Mehmet Ayhan] Nazlı bir seher yelinin rüzgârla birleştiği, yıldızların dağların üstüne sarktığı o derin içli anlardan ilhamla doğan bu türkü; sevdayı, özlemi, vefayı ve Anadolu'nun duygulu ruhunu taşıyor. Her dizesinde yayla çiçeklerinin kokusu, turnaların göçü ve içli bir bekleyiş var… Seher yeli eser yine nazlı nazlı Hangi kalpte kim var, kimdir sende saklı Kaybolmuş yarınlar, hasretler geçer Bir sensin sevdiğim, geçmeyen bahar Uzun yaylalarda çiçekler açmış Söyleyin yârime, sevdiği gül açmış Ne güzel de açmış, Sevdiğim bir başka, sevgine al beni Her gönlün vardır bir sevdiği Şarkılar yazılır o günden beri Derdini sevdiğim, güzel dilberi Güllerin bir başka, kokuna al beni Dereler akar, çaylar dolanır Bizim memleket şimdi başkadır Buram buram sevdan, sevdan başkadır Sevdana al beni Gönlümde sen varsın, gönlüne al beni Yıldızlar sarkarken dağların üstünü Geceye karışır içimin hüzünü Of çeker rüzgâ...

Bırak Sende Kalayım

Bir fısıltı gibi, bir dua gibi... Kalbinin kuytusunda yankılanmak isteyen bir ses. Zaman bazen sözcüklere sığmaz, kalbin en derin yerinde bir çiçek gibi saklı kalır. Bu şiir, söylenemeyenlerin, göz göze bakıp susulanların, belki de sadece bir bakışla anlatılmak istenenlerin izini sürüyor. Ay ışığının tenimize düştüğü, rüzgarın adını fısıldadığı o anlarda yazıldı... Bırak, Sende Kalayım Ay ışığı gibi süzülürken, Gölgen düşer aklıma. Rüzgarın taşıdığı nefesi, Gizlediğim bahçeni, çiçeklerini... Bırak, sende kalayım. Sana söylesem: Sırlarımı, Aşkımı, Kalbimi, Gizlediğim bahçemi, çiçeklerimi... Bırak, Bırak sende kalayım. Açık pencerem seni beklerken, Güller vazomda sen kokarken, Her kelimem sana, Sana yazılırken... Bırak, Bırak sende kalayım. Söylesem, söylesem... Sana söylesem... Sana ben ne söylesem... Unutulmuş bir yemin gibi, Mühürlenmiş mektuplarım. Adresim — Kalbinin en kuytu köşesi... Bırak, Bırak sende kalayım. Sana ben söylesem: Aşkımı, Kalbimi......

“Rü-ya: Özün Görünen Yüzü” – Bir Kelimenin Peşinde

  Herkesin Bildiği, Kimsenin Anlamadığı Bir Kelime Rüya… Hepimizin bildiği, kimi zaman anlattığı, kimi zaman içinde kaybolduğu bir kelime. Ama gerçekten nedir rüya dediğimiz şey? Bir gece ziyaretçisi mi? Zihnin oyunu mu? Yoksa ruhun kendiyle konuşması mı? Gelin bu kadim kelimenin peşine düşelim: Hem dilin izlerini sürelim, hem de sezgisel anlam alanlarını keşfedelim. 1. Rüya'nın Etimolojik Kökeni: “Görmek” Bugün Türkçede kullandığımız “rüya” kelimesi, **Arapça kökenli “رُؤْيَا” (ru’yâ)**dan gelir. Bu kelime, “görmek” anlamına gelen “رَأَى” (raʾā) fiilinden türetilmiştir. Yani rüya, özünde “görü” , “görme hali”, hatta “manevî görme” anlamını taşır. Zaten klasik metinlerde de rüya çoğu zaman ilahi bir işaret, sembolik bir mesaj, ya da içsel hakikatin perde arkasındaki yansıması olarak görülmüştür. 2. Halk Arasında Rüya: Günlük hayatta rüya deyince genellikle iki şey anlaşılır: Uyurken görülen görüntüler (bilinçaltı ürünleri) Güz...

Bilinç: Cüzde Gizli Olan Kül

  “Parçaları okuyoruz ama bütünü görebiliyor muyuz?” Bilinç, ne yalnızca zihinsel bir faaliyet ne de sadece nörolojik bir süreçtir. O, varoluşun her zerresinde yankılanan kadim bir sır, hem parçayı hem bütünü içinde taşıyan bir varlık halidir. Bu yazıda, bilincin derin doğasına dair bir tefekkür yolculuğuna çıkıyoruz. Cüz ile kül arasındaki görünmez bağı; Kur’an-ı Kerim örneğiyle, idrak ve tefekkür penceresinden ele alıyoruz. Bilginin bilince, bilincin hakikate dönüştüğü bu yazı; içsel bir uyanışı, zihinsel değil ruhsal bir kavrayışı çağırıyor. Oku, düşün, hisset… Çünkü bazen bir kelime, bütünü hatırlatır. – Bilgiden Bilince, Parçadan Bütüne – Bilinç… Ölçülemeyen, tanımlanamayan ama sezilebilen bir varlık hâli. Ne tam anlamıyla kavranabilir, ne de gözle görülür bir yere oturtulabilir. Fakat insan, idraki ölçüsünde onu hisseder. Bilinç, görünmeyen bir hakikatin; her zerrede yankılanan sessiz bir şarkısı gibidir. Bir Nokta Gibi Görünüp Bütünü Kuşatan Bilinç; varoluşun ...

Işığın İçeri Sızdığı An: Bir Sohbetin Derinliklerinde

Dışsal hayatımız çoğu zaman arz ve talep üzerinden şekillense de, derinlerdeki yaşam asıl ihtiyaçlarımıza göre biçim alır. Bizler, özümüzün ete kemiğe bürünmüş birer tezahürüyüz ve içimizde sonsuz bir potansiyel barındırırız. Bu potansiyel, zamanla doğan bir güneş gibi sabırla şekillenir. Ancak ne kadar çok tutunmaya çalışsak da, onu tam anlamıyla fark etmek için tüm tutunmaları bırakmak gerekir. Gerçek özgürlük, tutunacak bir "benlik" kalmadığında hissedilir; işte o zaman ışık içeri sızar. Gerçek ve aşkın mutluluk, dış dünyayı içsel bir farkındalıkla gözlemleyebilmekten ve içsel ışığımızın bu algıyı ve gerçekliği nasıl şekillendirdiğini fark etmekten doğar. Bu, varlığın özünü anlamaktır. O ışık zaten her zaman oradaydı; ama biz "ben" demekten vazgeçtiğimizde, onun varlığını derinden hissederek yaşarız. Zamanla içimizde parlayan bu ışığın varlığı, bir rüzgarın esintisi gibi hissedilir; bazen tatlı, bazen acı veren bu esinti her zaman mevcuttur. Her an farklı bir es...

Siddhartha – Hermann Hesse

 Nakkal Elektronik Yayıncılık Copyright © 2012 Tüm Hakları Saklıdır. Kitabın ilk düzenlenme tarihi: Ağustos 2012 Daha fazla kitap ve bilgi için iletişim adresimiz: www.nakkal.net ~ www.enakkal.blogspot.com Eksikler ve bilgi için: infonakkal@gmail.com Yasal Uyarı Sitemiz üzerinden yüklenen e-kitaplar 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde yeralan "EK MADDE 11. e istinaden görme özürlü kardeşlerimiz için hazırlanmıştır. Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak sayesinde hazırlanan kitapları dinletmekteyiz. Amacımız yayınevlerine zarar vermek değildir. Bu e-kitaplar orjinal kitapların yerini tutmayacağı için eğer kitabı beğenirseniz kitapçılardan almanızı ya da online satın alma yolu ile edinmenizi öneririz. Yayıncı kurumların ve yazarların telif haklarının ihlal edilmemesi için indirilen dökümanların 24 saat içinde silinmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kitabi basan firmanın uğrayacağı zarardan hiçbir şekilde SORUMLU değiliz. ...